LEONARDO DA VİNCİ GİBİ DÜŞÜNMEK

LEONARDO DA VİNCİ GİBİ DÜŞÜNMEK

Da Vinci Gibi Düşünmek de Ne?

Michael J. Gelb’in ‘Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek’ kitabı duygusal zekâyı anlama ve güçlendirme adına oldukça iyi bir tercih olabilir. Da Vinci 1452 yılında İtalya’ da dünyaya gelmiş, ressam, heykeltıraş, filozof ve bilim adamı. Aynı zamanda mimar, mühendis, astronom, matematikçi, anatomist, müzisyen ve yazar. Aslında bir dahi çünkü birçok insanın birçok ömürde yapabileceği pek çok şeyi tek bir ömre sığdırmış az sayıda insandan biri.

Gelb de kitabında Da Vinci’yi her yönü ile incelemiş, onu diğer insanlardan ayıran ve başarısının altında yattığına inandığı 7 önemli özelliği ortaya koymuş.  Gelin bunların üzerinden birlikte geçelim.

  1. Curiosita- Merak

Buna bitmek tükenmek bilmeyen bir öğrenme arzusu, hayata ve olaylara karşı bir arayış ve araştırma tutkusu da diyebiliriz. Da Vinci belki de gelmiş geçmiş en meraklı insandı. Her şeyi merak ediyor, her şeyi bilmek istiyordu; mühendislikten anatomiye, resimden silahlara her şeyi.

Gerçekten de merak ve ilgi en yüksek motivasyon kaynağı değil midir? Merak olmasaydı Harezmi 0 rakamını bulmaz, Ömer Hayyam denklemlerde X (bilinmeyen), binom açılımı ve Pascal Üçgenini (ismi Pascal ama evet Hayyam Tarafından bulunduğu ispatlandı) ortaya koyamazdı. Battani trigonometriyi keşfedemez, Biruni dünyanın döndüğünü anlayamazdı. Arşimet hamam tasına kafa yormak yerine yıkanmaya devam eder, Newton kafasına düşen elmaya öfkeli bir tekme vururdu.

Bir lider de meraklı olmalıdır. Kim? Ne? Neden? Nasıl? Daha iyi nasıl? Daha verimli nasıl? Daha kolay nasıl? Daha az maliyetle nasıl? Daha az gayretle nasıl? Bu sorular liderin zihninde yankılanmalı, kendine bu soruları sürekli sormalıdır.

En iyi fikirler ne zaman aklınıza gelir diye sorsam size, muhtemeldir ki cevabınız yürüyüş yaparken, yıkanırken ya da amaçsızca etrafa-doğaya bakarken dersiniz. Aslında bu anlar zihnin dinlenme standby evresidir. Meşgulken yaptığınız iş, stresliyken stres kaynağı dışında bir şey düşünemezsiniz. Meşguliyet, stres ve dolu zihin, düşünme ve yaratıcılığın önündeki en büyük engeldir. Siz de zihninizi boşaltmak, düşünmek ve merak etmek için kendinize zaman ve mekân ayırın.

  1. Dimostrazione -İspat

Bilgi kullanılmak için vardır. Yeni bilginin işe yararlığını görmek, hayata dahil etmek ve göstermek için bilgiyi denemek, test etmek bu adımın olmazsa olmazı. Öyle ya kullanılmayan bilgi yükten başka hiçbir işe yaramaz, bir çeşit hamallıktır. Da Vinci’nin yaşadığı dönemlerde düşünenle düşünce, bilenle eylem arasındaki en büyük engel kilise idi. Kiliseye (aslında kiliseyi yönetenlerin otoritesine) aykırı bir fikir, bilim adamları ve düşünürlerin hayatına bile mal olabiliyordu.

Düşünmeye ve bunu uygulamaya koymaya bugün görünür bir engel yok. Modern insanın önündeki en büyük engel bizzat kendisinin oluşturduğu öğrenilmiş çaresizlik ve konfor alanı. Liderin en çok dikkat etmesi gereken yer de tam burası. Peki bu bataklıktan kurtulup düşünme işini nasıl başaracağız? İki şekilde: Zihnimizi kuşatan gürültü kirliliği susturup ve çevremizi kuşatan gereksiz uyaranları filtreleyerek.  Kendi düşünce, varsayım ve olumsuz inançlarınızı sorgulayarak. Belki de bariyerleriniz buradadır.

  1. Senzazione- Hissetme

Duyguları ve duyuları merkeze alma ve sürekli iyileştirmek demektir. Tam ve keyifli bir yaşam deneyimi için duyguların sürekli olarak anlaşılması ve geliştirilmesi gerekir. Balığa limon sıkarsanız artık yediğiniz balık değil limon sıkılmış balıktır. Bifteği hardala bularsanız et yerine hardallı et yersiniz. Duygularınızı tanıyıp yönetmeden ve duyularınızın algıladıklarını rafine bir biçimde hissetmeden yaşadığınız her şey limon sıkılmış gibidir. Bugün duygusal zekâ dediğimiz ve değerini çok geç anladığımız olgu Da Vinci’nin hayatının ve başarısının anahtarlarından birisiydi. Bir vücut geliştirmecinin vücudunu, bir mimarın yapısını, bir aşçının yemeğini sürekli geliştirmesi ve iyileştirmesi gibi lider de sürekli duygusal zekâ ve bilinçli farkındalığını geliştirmelidir.

  1. Sfumato-Kaybolma

Buna belirsizliği kabullenmek hatta kucaklamak da diyebiliriz. Hızlı yaşam ve sürekli değişim beraberinde belirsizliği getirirken, görünen ve belirgin olanı da soluklaştırıyor.  Cari işler rutin eylemleri gerektirir. Bilinen sorunlar, bilinen yöntemlerle çözülür. Liderlik, karmaşık sorunları çözmek ve bilinmeyenle mücadele etmek için gereklidir. Rekabet, karmaşa ve hız kelimeleri ile özetlenebilecek yönetsel alanda, yöneticiler belirsizliğin var ve her geçen gün artabileceğini kabul etmelidir. Belirsizlikle başa çıkmak için eski öğrenmelerin, bilinen yöntemlerin, olumsuz inançların işe yaramayacağını bilmelidir. Farklı açılardan bakmak, değişik düşünmek ve ezber bozmak suretiyle karmaşık sorunların üstesinden gelmeye çalışmalıdır. Başarılı ve yaratıcı insanları diğerlerinden ayıran özelliklerinden birisi de bilinmeyenden korkmamak, kabullenmek ve başa çıkmak için değişik yöntemler denemektir.

Belirsizlikle mücadele yeteneği, düşmanın geri bölgesinde ilerleyen bir özel görev kuvvet komutanından, çok hızlı değişen moda dünyasındaki bir yöneticiye, 2.000 kişilik bir şantiyenin şefinden holding patronuna kadar her seviyedeki yöneticiye gerekli olan bir yetkinliktir. Siz de iş ya da özel yaşamınızda en fazla belirsizlik oluşturan sorunları listeleyin ve bunları olabildiğince elle tutulur hale getirin, tanımlayın. Bunlarla baş etme konusunda bilinçaltınızın size yön gösterdiğine şahit olacaksınız.

  1. Arte/Scienza – Sanat/Bilim

Bilim ve sanat, mantık ve hayal gücü arasında dengenin geliştirilmesidir. Olaylara farklı gözle bakmak, farklılıkları birlikte kullanmak ve dengelemek, dünyayı daha iyi anlamamıza ve zihnimizin bütünü ile düşünmemize yardımcı olur. Bilim insanlarına baktığımızda genellikle sanatla da ilgilendiklerini görürüz. Farabi enstrüman çalıyordu. Einstein Mozart’ın eserlerini kemanla kusursuz çalacak kadar müzikle ilgilenirdi. Üstün Dökmen tiyatro oyunu ve şiir yazıyor.

Leonardo da Vinci sanat yapan bir bilim adamı mı yoksa bilim yapan sanatçı mı? Elbette her ikisi de. Not defterleri incelendiğinde aldığı bilimsel notların kusursuz bir ressam gibi çizildiğini, yaptığı tablo ve heykellerde ise matematik ve anatominin hatasız kullanıldığı görürüz. Tüm yaşam gibi yönetsel eylemler de bir denge üzerinde olmalıdır. Liderler beynin sağ ve sol loblarını birlikte kullanmaya gayret ederken aynı zamanda yönetimin bilimsel, liderliğin sanat yanından beslenmelidir.

  1. Corporalite – Organize Olma

İyi organize olamamak algılama, kavrama ve uygulama performansını doğrudan olumsuz etkiler. Sürdürülebilir ilerleme sağlamanın en önemli yolu planlı, organize ve uyumlu çalışabilmek. Bu hem bireysel anlamda vücudun bütününü kullanmak hem de kurumsal anlamda tüm fonksiyonların birbirine karşı değil birbiriyle uyum içinde çalışması şeklinde anlaşılmalıdır.

Da Vinci beyninin her iki tarafını da mükemmel kullanabilen birisiydi. Bir eli ile yazı yazarken diğer eli ile rahatlıkla resim çizebiliyordu. Bu seviyede olmasa bile liderlerin her iki elini de başarıyla kullanabilmesi, bütüncül beden dengesinin sağlanması için önemlidir. Yapacağınız egzersizle bedensel performansınızı artırabilirsiniz. Kişisel kinestezi bedenin, kurumsal kinestezi organizasyonun tüm fonksiyonlarından tam ve yüksek performansla faydalanmak için büyük önem taşır.

  1. Connessione – Bağlantı Kurma

Sistemli düşünmek, kişi, eylem ve olaylar arasındaki ilişkileri anlamak ve değerlendirebilmek. Tabiattaki canlı-cansız varlıklar ve olaylar yeni keşifleri için Da Vinci’ye ilham vermiştir. Bir gün kuşun kanat yapısı ve hareketlerinden etkilenerek helikopter ve uçak eskizleri çizmiş, diğer gün sürüngenlere bakarak kendi kendine giden araç tasarlamıştır.

Genellikle olaylar birdenbire ve sebepsiz oluşmaz. Liderler sorun ya da başarıları bağımsız ele almamalı, sistem bütünlüğü ve sebep-sonuç ilişkisi içinde determinist bir bakışla görmelidir.

 

Yorum bırakın