Siz de Sıradanlaştırabildiklerimizden misiniz?
Yazıya sıradan olmayan bir başlıkla girmek iyi hissettirdi 🙂
Sahi neden her şey sıradan?
Çünkü sıradan insanlar sıradan şeyler yaparlar, sıradan hayat yaşarlar.
O zaman herkes neden sıradan?
Sevgili Okuyucu bunun birkaç sebebi var.
Doğruyu başkası adına bulmak ve ısrarla bunu yapmasını istemek milli sporumuz. Bu daha küçüklükten bireyleri kuşatan bir kıskaç. Babalar aynı kendisi gibi olan bir oğul, anneler aynı kendisi gibi davranan bir kız yetiştirme peşinde. Ebeveynlerin aklına başka bir seçenek gelmiyor zira kendisi de böyle yetiştirilmiş. Çevresindeki diğer anne babalar da çocuğuna böyle davranıyor.
Sıra dışı insanları ve davranışları sevmeyiz. O halde öyle bir yaşam dizayn etmeliyiz ki aykırılık çatlaklarını çok erkenden fark edip dolduralım!
Başta devlet, tüm organizasyonel yapılar için sıra dışı olmak adeta “uyumsuz” olmakla eşdeğer. Sorun şu ki uyumsuzlar da aykırıdır, sevilmezler. Öğretmen sıra dışı öğrenciyi sevmez. Yönetici çalışanları kendisine benzeyenlerden seçer. İnsanlar biraz sıradanlığın dışına çıksın hemen başkaları tarafından yargılanırlar. Bu sebeple “icat çıkarmamaya” çalışır.
Bir tanıdığım aldığım yeni arabayı görmüş ve şu yorumu yapmıştı: “Albay adamsın kırmızıdan başka renk mi bulmadın?” 2019’da Türkiye’de yapılan bir araştırma bu arkadaşımı destekliyor aslında. Trafiğe çıkan araçların %54’ü beyaz, %24’ü gri, %7’si siyah ve yalnız %6’sı kırmızı renkte. E canım sen de yani ne o öyle kırmızı falan git beyaz al di mi ama?
Düşünsenize Mark Zuckerberg yanınıza gelse ve “Ben Harvard’dan ayrılmak istiyorum, üniversiteyi bırakıyorum” deseydi cevabınız ne olurdu? Steve Jobs Reed’den, Bill Gates yine Harvard’dan, Steven Spielberg California State üniversitelerinden ayrılmak istediklerini size sorsaydı onlara ne söylediniz? İyi ki onların ebeveynleri bizim vereceğimiz cevabı vermemişler.
Bu soru toplumuzdaki anne babalara sorusa cevap bellidir değil mi? Çünkü üniversite okumak her gencin yapması “gereken” bir davranıştır, üniversite mezunu işsiz oranı %20 olsa bile. Ampul değiştiremeyen, dilekçe yazamayan hatta tek başına karar veremeyen lisans mezunlarıyla dolu çevremiz. Alın size bir sıradanlaşma örneği daha.
Sıradanlığın kutsandığı ortamdan beslenen bireylere düşen görev; küçük yaştan itibaren kendilerine biçilen rolü eksiksiz uygulamaktır. Çünkü beğenilme arzusu, beğenilmeme korkusu kuşatır insanları. Bir süre sonra farklı davranmaktan, konuşmaktan, olmaktan korkar hale gelir. Bu sebeple toplumumuzda “hayır diyememek” gibi bir sorun var ki hiç de küçümsenemeyecek sayıdaki insanı aşağı çeker.
Sıradanlaştıkça giyim hatta yaşam tarzı bile başkaları tarafından dizayn edilir. Artık kıyafetler, hobiler, mobilyalar gibi konuşma şekli hatta düşünceler bile bireye ait seçimler değildir. Adeta bir “Matrix” içinde yaşar ama farkına varmaz insanlar. Acı olan ölmek değil daha yaşarken içimizdeki o yaratıcı, becerikli ve eşsiz kısmın ölmesine izin vermektir.
Hayat boyu bir ev bir araba taksiti ödemek için çalışırsınız. Başka ülkeyi bırakın komşu şehri bile görmemişsinizdir. Fakat yaptığınız son derece normal gelir.
Kimi geç de olsa bazı şeyleri fark eder ve değişmek ister. Fakat genellikle iş işten geçmiştir. Sıra dışı olmak cesaret ister. Bu cesareti göstermek ve sıradanlıklarla bezenmiş konfor alanını terk etmek çoğu zaman mümkün olmaz artık.
Oysa ilerleme ve gelişim ancak sıra dışı insanlar sayesinde olmuştur. Uzak ve yakın tarih, bunun sayısız örnekleriyle dolu.
O halde önünüzde iki yol var. Uyumsuz olmamak adına başkalarının sizin için tasarladığı hayatı yaşamak ya da sizi mutlu edecek ve kendinizi ifade edebileceğiniz bir yaşamı özgür iradenizle kurmak.
Yorumlar: 2
Konfor alanı kelimesini ilk duyduğumda on yıl oturduğum berjer aklıma gelmişti, oysa sorgulama zahmetine girmeyi çoktan terk ettiğimiz her şey, uyumlanarak icat çıkarmamaya koşullandığımız her duygu, düşünce ve hareket tarzımız bu kapsamda. Klavyene sağlık, sıra dışı bir ikaz olmuş
Teşekkürler güzel yorum için.
Ali Şeriati’nin de dediği gibi “konfor ruhun bataklığıdır.”