Kaliteli Yalnızlık mı? Geliştiren Kalabalık mı?
Modern çağın sorunlarından birisi de yalnızlık. Modern çağın çünkü bizden öncekilerin yaşadığı bir sorun değil bu. Eskiler geniş aile ile yaşamış. Komşuluk ilişkileri ve akraba ziyaretleri hayatın önemli bir bölümünü işgal ediyormuş. İnsanların yalnız kalması genelde mümkün değilmiş.
İngiliz Doğa bilimci John Ray 1674 yılında nadir kullanılan kelimeleri derlemiş. Bunların içinde “yalnızlık” da var. “Komşularından uzak olma” hali olarak tanımlamış.
Yalnızlık temelde üçe ayrılıyor.
- Bilinçli Yalnızlık
Bir insanın kendi seçimiyle ve “geçici” olarak yalnızlığa çekilmesi, içe dönmesi, tefekkür yapması halidir. Yalnız yaşadığınız halde yalnız hissetmeyebilirsiniz çünkü sizi eğlendirecek birçok aktivite yapıyorsunuzdur. Genellikle rahatlama, gelişim olarak geri dönüşleri olur. İnsanların eserlerini ortaya koyduğu dönemler bu dönemlerdir.
Arthur Schopenhauer, aforizmalarından birinde yalnızlığı sevmeyenin özgürlüğü de sevemeyeceğini söyler.
- Sosyal İzolasyon
Kişinin istediği halde çeşitli sebeplerle bir gruba girememesi, kabul edilmemesi halidir. Buna sosyal izolasyon diyor uzmanlar. Buna pandemi sebep olabildiği gibi, terör, tedhiş de sebep olabilir. Ayrıca kişinin belli bir sosyal gruba bilinçli olarak kabul edilmemesi de sosyal izolasyona tabi tutulması demektir.
- Kendini Ait Hissetmeme
Üçüncü tip yalnızlık ise kalabalık içinde insanın kendisini yalnız hissetmesidir. Bu duruma Monachopsis deniyor. Başkaları tarafından önemsenmediğinizi ya da ihtiyaçlarınızın önemsenmediğini hissettiğinizde kalabalık bir odanın içerisinde bile yalnız hissedebilirsiniz. Arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız veya aileniz olabilir, ancak duygusal veya pratik destek için kendilerine güvenebileceğinizi hissetmezsiniz. Evli olduğunuz halde bile kendinizi yalnız hissedebilirsiniz çünkü eşiniz ve siz ayrı dünyalarda yaşıyorsunuzdur.
Yalnızlığın Sebepleri
Yaşlanmak: Lisede üniversitede okurken yüzlerce arkadaşı olan bireyin yaş aldıkça sosyal çevresinin her geçen yıl biraz daha azalması kaçınılmaz bir sondur.
Ego: Birey kendini yücelttikçe yalnızlaşması kaçınılmaz.
İlişki Tanımlarının Değişmesi Sonucu Güven Azalması: Arkadaşlığa, dostluğa, aileye ya da romantik ilişkilere yüklediğimiz anlam, beklentilerimiz ve bu ilişkiye verebileceklerimiz değişti. Sarsılmaz dostluklar yerini sığ arkadaşlıklara, dağları delen aşklar yerini devamsızlığı fazla ilişkilere bıraktı. Bunlar beraberinde güvensizliği getirdi.
Ekonomi Zorluklar: 2000’ler insanın zamanına ve enerjisine talip bir çağ. Ayakta kalabilmek, gemimizi yüzdürebilmek için önceki nesillerden daha fazla çalışıyoruz. İşe ayırdığımız vakti ise sosyalleşmeden çalıyoruz.
Yalnızlık Hasta Ediyor
Araştırmalara göre, yalnız yaşamak günde 15 sigara içmek kadar etkili.
Enflamasyonu artırıyor. İltihabı engelleyen genler de daha az aktif. Erken ölüm için de önemli bir risk faktörü. Ayrıca yalnızlık obezite veya bağımlılıklarla da ilişkilendiriliyor.
Toplum Giderek Yalnızlaşıyor
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden bazıları sosyalleşebilmesi, konuşma ihtiyacı ve iletişim kurması. Hatta bunlara ihtiyaç duyuyor olması.
Fakat insanların yalnızlığa gittikçe daha fazla düştüğü de bir gerçek.
İngiltere’de 9 milyon yalnız insan var. 200 bin yaşlının aylarca kimse ile konuşmadığı tespit edilmiş. Bu sebeple 2018’de Yalnızlık Bakanlığı kuruldu.
Japonya’da durum daha ağır 2020’de intiharlar %70 arttı. Bunların çoğunlu evlenmemiş kadınlar oluşturuyor. Bu sebeple Japonya’da da Yalnızlık Bakanlığı kuruldu.
Başta gençler olmak üzere gittikçe yalnızlaşan insanlar ancak online olarak kabul göreceklerini zannediyorlar. “Diğer insanlar ne yapıyorsa ben de onu yapmalıyım. Aynı şekilde giyinmeli, aynı saç modeline sahip olmalı, neye gülüyorsa ona gülmeli, ne yiyorsa ben de onu yemeliyim. Ötekilerin yaptıklarını yaparsam ilgi toplar ve beğenilirim”.
Sosyal medyada fazla zaman harcamak, hayatımızda gereğinden fazla boşluklar olduğunu ve bazı şeylerin pek de yolunda gitmediğine işaret ediyor. Neden kaçıyoruz, neleri ihmal ediyoruz acaba? Belki de iş, okul, aile, arkadaş, sorumluluklar.
Öneriler
İnsan yalnızlığından illa bir buluş ya da sanat eseri yaratması gerekmez. Yalnız kalma kapasitesini geliştirerek kendinizden yeni ve daha gelişmiş bir versiyon yapabilirsiniz. Ama işler böyle gelişmiyorsa;
- Yalnızlığı göz ardı etmeyin.
Nasıl yeme içme, barınma ihtiyaçlarımızı göz ardı etmeyip gereğini yapıyorsak yalnızlık konusunda da bir dur noktamız olmalı ve alarm çaldığında tehlikeli sınıra yaklaştığımızı bilmeliyiz.
- İnsanın sosyal şekilde yaşamaya programlı bir canlı olduğunu kavrayın.
Yani yalnızlık bizim doğamıza ters diyebiliriz. Bizler grup halinde yaşayıp iletişim kuran ve beyni de buna adapte olan canlılarız. Dolayısıyla insanlarla daha çok etkileşime geçip yargılamadan beyninize ve size iyi gelecek şeyin daha çok sosyalleşme olduğuna inandırın.
- Size iyi gelecek biri mutlaka var
Yanında iyi hissettiğiniz ve size iyi gelen bir kişinin olması bile bana yeter şeklinde telkin edin kendizi. Sayı değil sosyal ilişkinin kalitesi ve doyumu önemli olan çünkü.
- Bir grup aktivitesi bulun
Hayatınızda dahil olabileceğiniz bir grup bulun. Bu grup aktivitelerindeki ritüellere katılıp aidiyet duygusu kazanınca daha iyi hissedeceksinizdir. Örneğin, tuttuğunuz takımın size uyan taraftar grubuna dahil olup her maçı izlemek evde yalnızlık döngüsüne girmenizi engelleyebilir.
- Kendinize rutin yaratıp dışarı çıkarın.
Kendinizi eve kapatmayın. Her pazar öğlen çayını bir kafede içeceğim diye düşünürseniz her pazar dışarıya çıkmak için hazırlanacaksınız ve bu hazırlanma süreci bile kendinizi daha iyi hissettirecek.
Kaliteli yalnızlık, geliştiren kalabalıkta kalın.