Sosyal Medya Bağımlılığı
İnternet ve dijital erişimlerin eğitim ve gelişime katkıları tartışmaya açık olmayacak kadar fazla. Konu ne olursa olsun bilgiye ulaşabiliyor ve kendinizi geliştirebiliyorsunuz. Eğitim ve gelişim dışında internet ve sosyal medyada geçirilen zamanlar da aslında bir çeşit hobi, kararında ve yeterli süre zaman ayrıldığında insan üzerindeki etkisi de pozitif. Ama makul ölçülerde!
We are Social’ın dünyada 16-64 yaş aralığındaki bireyler arasında yaptığı anketin sonuçları çok çarpıcı. Digital-2020 raporuna göre Türkiye’nin %74 online, %64’ünün sosyal medya hesabı var. İnternette günde ortalama geçirdiğimiz zaman 7,5 saat. Bu sürenin 3 saatini de sosyal medyada harcıyoruz. Hepimizin ortalama 9 sosyal medya platformunda hesabı var. İstatistik böyle uzayıp gidiyor. İlginç olan Türk kullanıcıların dijital dünyadaki trafiği dünya ortalamasının çok çok üzerinde. Hatta çoğu zaman ilk sıralarda. Dedik ya hobiler güzel. Bununla birlikte bu rakamlar bir şeylerin ters gittiğini gösteriyor bize. Düşünsenize günde 3 saat sosyal medyada vakit geçiriyoruz.
İnsanlar Neden Sosyal Medyaya Girer?
- Gelişmek, Bilgi Edinmek
- Profesyonel Bir Ağ Oluşturmak ya da Dahil Olmak
- Zaman Geçirmek, Eğlence ve Heyecan
- Sosyalleşmek
- Kendini İfade Etmek
- Şöhret Olmak
Burada ilk iki madde gelişim ve dönüşüm için son derece elzem. Dünyanın her geçen gün biraz daha fazla dijitalize olduğu bir çağa girilmişken dijitalden uzak yaşamak olacak iş değil. Fakat diğer kullanım sebepleri başlangıçta masum gibi gözükseler de istismara ya da kötü kullanıma müsait.
Sosyal yaşam öyle bir noktaya geldi ki gücü olan iktidarını, parası çok olan satın alma gücünü, eğitimi çok olan diplomasını, fiziği güzel olan vücudunu teşhir ediyor. Takip edilen rol modellerin paylaştığı resimler, etkinlikler, mekanlar, janjanlı lafları kişide eksiklik ve yetersizlik duygusu oluşturuyor.
Başta gençler olmak üzere gittikçe yalnızlaşan insanlar ancak online olarak kabul göreceklerini zannediyorlar. Sosyal medyadaki her hareket ‘ben de buradayım, beni de fark edin’ çabasına dönüşmüş artık. ‘Diğer insanlar ne yapıyorsa ben de onu yapmalıyım. Aynı şekilde giyinmeli, aynı saç modeline sahip olmalı, neye gülüyorsa ona gülmeli, ne yiyorsa ben de onu yemeliyim. Ötekilerin yaptıklarını yaparsam ilgi toplar ve beğenilirim’.
İnsanlar özellikle rol modeller ve idoller sosyal medya hesaplarından en iyi anlarını paylaşır. Gerçeğin yalnız parlak kısmını gösterirler. Paylaşımın geri planında ne var bilmiyoruz. Bu yüzden sosyal medyadaki her paylaşıma inanmamak gerekiyor. Başkalarının hayatlarına sürekli dahil olmak kişinin kendisi gibi olmasına engel oluyor. Sosyal medyada fazla zaman harcamak, hayatımızda gereğinden fazla boşluklar olduğuna işaret ediyor. Neden kaçıyoruz, neleri ihmal ediyoruz acaba?
Dijital Teknoloji Sahiden Bağımlılık Yapıyor mu?
Bu soruya önce başka bir soruyla cevap vereyim. Hemen şu an, iş ve eğitim için mücbir olan uygulamalar hariç, bilgisayarınızın ve telefonlarınızın tüm uygulamalarını kapatıp 24 saat yaşayabilir misiniz? Evet mi? Emin misiniz? O zaman bu yazıyı okuduktan sonra denemeye var mısınız? Cevabınız “hayır” ise ya da “evet” deyip süre dolmadan çevrimiçi oluyorsanız başlıktaki soruya verilecek cevap yavaş yavaş belli oluyor demektir. Tıp çevreleri dijital teknoloji ve oyun bağımlılığını tedavi edilmesi gereken ruhsal hastalık kategorisine sokuyor. Çünkü bu platformlarda geçirilen aşırı zaman pek çok yönüyle zarar veriyor.
- Düşük benlik saygısı
- Artan sosyal izolasyon ve yalnızlık
- Anksiyete veya depresyon
- (FOMO-Fear of Missing Out-Diğer insanların deneyimlediği şeylerden eksik kalma duygusu)
- Fiziksel aktivitenin azalması
- Düşen akademik ve iş performansı
- Sanal ilişkilerin gerçek hayattaki gerçek ilişkilerin önüne geçmesi
- Başkalarıyla empati kurma becerisinin azalması gibi zararları var
İşin bir de fiziksel bağımlılık tarafı var. Harvard Üniversitesi’nin 2012’de yaptığı araştırmaya göre, kendini anlatmak, dopamin salgımızı artırıyor. Dopamin pek çok işlevi yanında ödül ve haz mekanizmalarını tetikliyor. Arkadaşlarımızla, eşimizle yaptığımız günlük fiziksel konuşmalarda %30 ila %40’lık bir oranda kendimizden bahsederken, sosyal medyada bu oran %80’e çıkıyor. Aynı araştırmada, katılımcılara MR ile taramalar yapılıyor. İnsanlar kendilerinden bahsederken de dopamin salgılanıyor. Başka bir ifade ile kendimizden bahsederken tatmin oluyoruz. Bu sebeple uzmanlar, sosyal medya bağımlılığının sadece psikolojik değil aynı zamanda fiziksel olarak da bir bağımlılık olduğunu ifade ediyor. Tıpkı, şeker gibi, sigara gibi, uyuşturucu gibi.
Aşağıdaki haller sürekli bir şekilde sizde de varsa, geçmiş olsun, aramıza hoş geldiniz. Siz de bir bağımlısınız.
- Sosyal medyada geçirilen sürenin iş/akademik çalışmaları olumsuz etkileyecek kadar artması
- Aile, arkadaş veya yemek ortamında etkinlik yerine sosyal medyaya odaklanmak
- Sanal arkadaşlıkların artması
- Sosyal medya kullanılamadığında oluşan, yoksunluk hissi ve huzursuzluk
- Verilen aradan sonra sosyal medyaya dahil olmanın verdiği aşırı mutluluk
- Daha az çevrimiçi olma çabalarının başarısızlıkla sonuçlanması
Psikologlara göre sosyal medya bağımlılığı sigara ya da alkol bağımlılığından daha tehlikeli. Çünkü sosyal medya hem legal hem de kullanıcılarının sayısı çok fazla. Çoğu kullanıcı bağımlılığının farkında bile değil, üzerinde de durmuyor zaten. Bu sebeple düzeltme ihtiyacı da hissetmiyorlar.
Sosyal Medya Bağımlılığı ile Nasıl Başa Çıkarız?
Sosyal medya kullanımını disipline etmeyi SAKADA ile formülledim ki sakata gelmeyelim 🙂
- Sınırlandırın: Kontrolsüz, hudutsuz kullanım yerine, kendinize bir kural koyun ve her gün belirli bir zaman, örneğin 1 saat ayırın. Bu 1 saati günün çeşitli zamanlarına bölebilirsiniz. Zamanı verimli geçirmek ve çok kullandığınız platformlara yoğunlaşmak için az kullandığınız uygulamaları da silin.
- Aktivite Edinin: Kalan zamanı kendinizi geliştirmeye ayırın. Teknolojiyle ilgisi olmayan sanat, spor, STK, yardım kuruluşları gibi yeni ilgi alanları edinin. Belki bir yabancı dil, belki enstrüman veya mesleğinizde niş alanlara yönelme. Alternatif aktiviteleriniz olur ve bunları uygulamak için bir plan yaptığınızda sürecin daha sağlıklı ilerlediğini göreceksiniz.
- Kapatın: Telefonunuzu iş-ders çalışırken, yemekte, aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte iken telefonunuzun bildirimlerini kapatın.
- Aile-Arkadaşlara Zaman Ayırın: Sanal dostluklar yerine gerçek dostluklar sizi daha çok tatmin edecektir. Kaliteli zaman geçirebileceğiniz gerçek dostlar edinin.
- Destek: Gerekirse uzmanlardan destek alın.
- Asla Vazgeçmeyin: Başaramamışsanız yılmayın baştan başlayın.