YÖNETİMSEL İNOVASYONDAN AĞIR VASITAYA GİDEN ÇİLELİ YOL
Biri bana bir liderin en olumsuz özelliği nedir diye sorsa, hiç düşünmeden kendi hatasını sahiplenmemek, idare ettiği insanların hatasını kabul etmemektir derim. Çünkü liderlik için gerekli yetkinliklerin en önemlisi erdemdir. Hatayı kabul etme güç ve cesareti de liderde bulunması gereken erdemlerden en önemlisidir.
Sevgili Okuyucu;
En temel yaklaşımla bir insanın hatasını kabul etmemesi, kendi değer yargıları, kendi ölçüleri, kendi bilgisi, kendi yetenekleri kısacası kendine ait olan ne varsa onlardan başka hiçbir şeyi tanımaması ile eş değerdir. Zira kendi değer ve düşünce dairesi dışında da bir dünya olduğunun farkına varamayan liderler, kolektif bakış açısı ve kararlar ile yola çıkmazlar, tabiatıyla eşgüdümle de yollarına devam etmezler. Ortak akıl, bu tip insanların karar noktasında kullandıkları bir araç değildir.
Liderler yönettikleri ekibin bir numarası, en kıymetlisidir. Hal böyle olunca dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de tüm gözlerin onların üzerinde olması alışılagelmiş bir durum. Buraya kadar normal. Fakat özellikle yapısal sorunlar yaşayan organizasyonlarda liderlerin tüm kararları çalışanlar tarafından sorgulanmadan, eleştirilmeden ya da fayda ve mahzurları ortaya konmadan uygulamaya geçiliyor. Bu yaklaşımın çalışanlar açısından üç sebebi olabilir.
- Çalışanların liderin tepkisinden çekinmesi, onunla sorun yaşamak istememesi.
- Liderin söylediklerini sorgulamadan kayıtsız şartsız yaparak beğenisini kısa sürede kazanmak ve devam ettirmek istemesi.
- Karar sonucunda oluşacak olumsuzlukların sorumluluğuna ortak olmaktan korkması.
Japon Hava Yolları Başkanı Yoshiharu UEKI; “Bütün personeliniz sadece emir alıyor ve kendi başına düşünemiyorsa uzun vadede nasıl başarılı olunabilir ki?” diye soruyor. Bunun birçok zeki liderin yaptığı hatalardan biri olduğunu belirten UEKI nedenini ise kendilerini hep haklı görmelerine bağlayarak “Bir taşı her zaman parlatabilirsiniz, ama bir kez onu öğütürseniz şeklini yitirecektir. Personelinizden hep sizin dediklerinizi yapmalarını istiyorsanız, uyum olsun diye herkes sadece emir almaya alışmışsa hiçbir zaman sorumluluk almak istemeyeceklerdir. O zaman mevcut kuşak ortadan kalkınca zor kararları kim alacak? Yeni personeli de karar alma sürecine katın. Onlara bu tür fırsatlar verdikten sonra çok bilen ama fazla karar almayan insanları terfi ettirmekten kaçının. Geleceğin yöneticileri kendi alanlarında uzman olmayabilir. Personelinizin sadece yaş, kıdem ve deneyim bakımından değil, düşünce tarzı bakamından da çeşitlilik göstermesini sağlayarak şirketinizin sorunlarını birçok açıdan inceleme becerisini geliştirebilirsiniz” diyor.
Yanlış anlama, yanlış değerlendirme, yanlış tahmin etme, sahip olunan bir kusur, eksiklik ya da gaf. Bunların sonucunda verilen yanlış karar. Bunlar hayatın normal akışı içinde tüm insanların başına gelecek haller.
Hata yapmaktan korkulmamalıdır. Zira yalnız ölüler hata yapmaz. Yüksek teknolojinin bile hatasız ürün yapamadığı bir dünyada, duyguları, zaafları, kırılganlıkları olan insanların lider de olsa hata yapmaları son derece normaldir.
Liderlik kurumu özel bir kurum. Liderler de diğer iş görenlerden yetenekleri, yetkinlikleri ve görevleri itibariyle farklı insanlar. Elbette bu özelliklerin başında sahip oldukları zekâ ve görevleri icabı kararlar verme zorunluluğu geliyor.
En zeki insanlar ve güçlü liderler de bazen başkalarının yapmayacağı hataları yapabiliyor.
Duygusal zekâ danışmanlığı yapan ve halen TalentSmart’ın Başkanı olan Dr. Travis BRADBERRY; “ Zeki olmak iyi bir şey. Zeki insanlar daha fazla para kazanıyor, daha zengin oluyor ve hatta daha uzun yaşıyor” diyor “Fakat bunun bir de diğer yüzü var. Zeki insanlar, özellikle sağduyu gerektiren durumlarda aptalca hatalar yapmalarıyla ünlü.” BRADBERRY zeki insanların özgüvenle cevap verme eğiliminde olduğunu söylüyor. Zeki insanların problem çözerken düşünmeden cevap vermeleri sebebiyle daha fazla hata yapmaları ihtimalinin diğer insanlara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. BRADBERRY bunu şöyle açıklıyor: “Zeki insanlar muhakeme yetenekleri konusunda kendilerine fazla güvendikleri için bazı kör noktalara sahipler. Bu insanlar mantıklarını kullanırken işte bu kör noktaları yüzünden aptalca hatalara daha açık oluyor. Bu insanlar hep haklı çıkmaya ve hızlı çözümlere öyle alışmış oluyorlar ki düşünmeden yanlış cevap verdiklerinin farkında bile olmuyorlar.”
BRADBERRY buna yol açan nedenleri ise şöyle sıralıyor: “Zeki insanlar kendilerine fazla güveniyor. Ömür boyunca övgü almış olan bu insanlarda kendi zeka ve yeteneklerine sarsılmaz bir güven oluşuyor. Ne zaman yardıma ihtiyaçları olduğunu anlamıyorlar, anladıklarında ise başka kimsenin bu yardımı verebileceğini sanmıyorlar. Her zaman doğru olduklarını düşünüyorlar.”
Yönetici Koçu Debra BENTON iyi CEO’ların yönettikleri insanlardan daha fazla hata yapma eğiliminde olduklarını ifade etmektedir. Fakat çok ender olarak aynı hatayı iki kez yaptıklarını ve hiçbir zaman da hatayı başkalarını mal etmeye çalışmadıklarını söylemektedir.
Herkes için yanlışın ve hatanın kabul edilmesi zordur. Zeki insanlar içinse daha da zor. Hep haklı olmaya öyle alışıyorlar ki bu kimliklerinin bir parçası haline geliyor. Bu insanlar yanlış çıkmayı kişisel bir saldırı, doğru işler yapmayı ise varoluşlarının bir önkoşulu olarak görüyor. Kolektif çalışma ve ortak akılla karar vermenin kurum kültürü haline gelmediği organizasyonlarda bu insanlar kendileriyle ilgili yorum yapılmasından hoşlanmıyorlar. Bir süre sonra başkalarının fikrine hiç değer vermeyen insanlara dönüşüyorlar. Gerek profesyonel iş yaşamında gerekse kamuda bu tiplere kolayca ve sıklıkla rastlayabilirsiniz.
Aslında hatasını kabul ederek ders çıkartan insanlar en başarılı insanlar oluyor. Önemli olan aynı hataları tekrar etmemektir. Tekrar edilmeyen hatalar insanı bilgeliye götürür.
Hata yapmaktan korkan çocuk asla yürümeyi öğrenemez. İnsanoğlu hata yapmaktan korksa idi bilimin ve uzayın sınırları asla genişletilemezdi. Hangimiz yüzmeye başladığımızda su yutmadık? Ya da hangimiz arabayı çılgınca sarsarak stop ettirmedik? Hayatı zevkli ve heyecanlı kılan şeylerden biri de hatalara rağmen yeni bir şeyler deneme isteği değil midir?
Bildiklerimizin sınırına geldiğimizde aslında hata yapmanın da zamanı gelmiş oluyor. İnsana ve insanlığa seviye atlatan da işte tam bu nokta.
Yaşam Koçu Girişimci Robert KIYOSAKI “ Hata, yeni bir şey öğrenmeniz gerektiğine dair size verilen bir sinyaldir, daha önce hiç bilmediğiniz bir şeyi. Girişimci olmak, bir hatadan diğer hataya geçiş yapmak demektir. Bu devamlılık için, cesaretinizin olması gerekir.” diyerek aslında hatanın iş yaşamının doğasında olduğunu ifade eder.
Elbette insanlar hata yaptıkları için tebrik edilmezler. Ya da bireysel hatalar elbette etrafa mutluluk haleleri saçmaz. Fakat profesyonel bir yaklaşımla hatanın kabul edilerek en hızlı ve efektif şekilde telafi edilmesi lider ve organizasyonun önünde yepyeni fırsatlar doğurabilir.
Günümüzde işe alım görüşmelerinde işi bilen İK yöneticileri adaylara “En büyük hatanız ne idi?” ve “Bu hatadan ne ders çıkardınız?” sorularını boşuna sormuyorlar.
Sevgili Okuyucu;
Buraya kadar hatanın dünyanın sonu olmadığını, zeki insanların daha çok hata yapabildiğini önemli olanın hatayı sahiplenmek, hatalardan ders çıkartıp bunu fırsata dönüştürmek olduğunu söyledik.
Ama bizim sorunumuz işte bunları yapmayan ve hatayı sahiplenmeyerek başkasının sırtına yükleyen liderler değil mi?
Peki bu tip liderlerin yönettiği organizasyonlarda durum nasıl?
- Sınırları kabul etmeyen ve yeteneklerini sürekli geliştirmek isteyen iş görenler verilen kararlara ortak olmadıkları için kendilerini işe yaramaz görecek, bir süre sonra kapasitesini zorlamaktan vazgeçerek rutin işleri rutin yapan memura dönüşecektir. Bu andan itibaren bu iş görenin organizasyondan elde edeceği ve kendini gerçekleyeceği bir şey kalmadığından başka iş arayışına geçecektir.
- Meydana gelen hata organizasyonda önce şaşkınlık sonra bir üzüntü oluşturacak ama bu durum kısa sürede sorun olmaktan çıkacak hatta adeta aşının insan vücudu üzerinde gösterdiği etki gibi kurumsal dayanıklılık ve bağışıklılığı artıracaktır. Fakat liderin hatayı kabullenmeyerek hatada ısrar etmesi ya da başkalarına yüklemesi çok daha büyük olumsuz etkiler meydana getirecek ve liderin yetenekleri sorguya açılacaktır. Çalışanlarının yaptığı hatalara uygulayacağı baskı ise çalışanların çalışma iştiyaklarına ket vuracaktır.
- İşi bitirme, işi başarma duygularının verdiği haz yerini işten ve sorumluluktan kaçmaya devredecektir.
- Lidere saygı azalacak, bu durum daha sonra kurumsal aidiyeti zedeleyecektir.
- Organizasyon emir verilmeden iş yapmayan, inisiyatif kullanamayan, fikir beyan etmeyen çalışanlardan oluşan bir ağır vasıtaya dönüşecektir.
Sevgili Okuyucu;
Sonuç olarak organizasyonda ortaya çıkan hataları sahiplenmek ve sorumluluğu üslenmek bir liderin en temel özelliğidir. Gerçek liderler toplum nezdinde zaten tolerans gören kişilerdir. Bu toleransın ve lidere duyulan saygının artarak devamı ancak liderlerin hatalarını kabul etmesi ve bu hataları telafi ederek avantaja dönüştürmesi ile mümkün olabilir.
Yaptığı hatayı başkalarına yüklemeyen, idare ettiği personel hata yaptığı zaman yapıcı eleştirilerle onlara cesaret ve ilham veren, hatta kurumsal bakış açısıyla onların da hatalarını sahiplenen liderler organizasyonlarını bulundukları yerden daha ileriye taşıyacaktır.